Bakımevindeki epilepsi hastası gencin ölümüne dava açıldı

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Beylikdüzü’ndeki bir bakımevinde kalan Uğur Yıldırım’ın 22 Ekim 2024’te hayatını kaybetmiş vaziyette hastaneye sevk edildiği belirtildi.

Yıldırım’ın doktorlar tarafından bileklerinde morluklar görülmesi üzerine soruşturma başlatıldığı aktarılan iddianamede, Yıldırım’ın annesi Dilek Barut’un ifadesine yer verildi.

Barut, oğlunun epilepsi hastası olduğunu, yaklaşık 5 aydır bakımevinde kaldığını, ara ara çocuğunun vücudunda morluklar gördüğünü belirterek, çocuğun kendisine zarar verdiği söylense de buna inanmadığını, başkalarının zarar verdiğini belirtti.

İddianamede, ifadelerine yer verilen bakımevi personeli olan sanıklar, Yıldırım’ın kendisine zarar verdiğini söyleyerek, suçlamaları reddetti.

– Adli tıp raporuna göre, verilen ilaç öldürücü dozda

İddianamede yer verilen Adli Tıp Kurumunca hazırlanan raporda da maktule, kurum hemşiresi olan Sabahat Taş tarafından ilaç verildiği, ilacın 400 miligrama kadar kullanım sınırının bulunduğu, 9.300 miligram ve fazlasının öldürücü düzeyde olduğu halde müteveffada bu düzeyin 11.958 miligram olarak tespit edildiği aktarılarak, bu suretle eylemin olası kastla öldürme suçunu oluşturduğu kaydedildi.

İddianamede, bakım merkezinde sağlık personeli olan Taş’ın dozajın çok üzerinde ilaç vermesi sebebiyle vefatın gerçekleştiği değerlendirildi.

Yıldırım’ın sakinleşmesi için tedavi dozunun üst haddinin yaklaşık olarak 30 kat aşılarak aşırı dozda ilaç verilmesiyle olası kastla hareket edildiği belirtilen iddianamede, müteveffanın bağlanmış ve engelli olması sebebiyle “olası kastla beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak olan kişiye yönelik öldürme” suçunun oluştuğu anlatıldı.

– Hasta ittirildi, iple bağlandı

Hasta bakım personeli sanıklar Yunus Emre Eşin ve Mehmet Özkan Tıraş’ın, Yıldırım’ı ittikleri, iple bağladıkları, kıyafetinin şapkasından ve ayaklarından çekiştirdikleri dile getirilen iddianamede, sanıkların eylemlerinin “kendisini beden ve ruh bakımından savunamayacak durumda olan kişiye karşı kasten yaralama” suçunu oluşturduğu bildirildi.

İddianamede, kurum müdürü sanık Aybüke Liman’ın ilgili durumdan haberi olduğu halde herhangi bir engelleme yoluna gitmediği, sanık Çilem Köçer’in de bağlama iplerini getirdiği anlatılarak, diğer sanıklar Ayfer İyikalaycı, Bahar Güler, Yağmur Erkişi ve Türcan Özsoy’ın olayları gördükleri halde yetkili makamlara bildirim yapmadıkları vurgulandı.

– İlacı veren sağlık personeli hakkında müebbet istendi

İddianamede, sanık Sabahat Taş hakkında “olası kastla beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiyi kasten öldürme” suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılması istenirken, sanıklar Aybüke Liman, Mehmet Özkan Tıraş ve Yunus Emre Eşin’in “beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak kişiye yönelik kasten yaralama” suçundan 2’şer yıl 3’er aydan 4’er yıl 6’şar aya kadar hapsi talep edildi.

Sanık Çilem Köçer’in “beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak kişiye yönelik kasten yaralama” ve “beden ve ruh bakımından engelli olan kendisini savunamayacak kişiye yönelik suçu bildirmeme” suçlarından 2 yıl 3 aydan 5 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması öngörülen iddianamede, sanıklar Ayfer İyikalaycı, Türcan Özsoy, Bahar Güler ve Yağmur Erkişi hakkında da “beden ve ruh bakımından engelli olan kendisini savunamayacak kişiye yönelik suçu bildirmeme” suçundan 1’er yıla kadar hapis cezası istendi.

İddianame, gönderildiği Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir